Aydın Evde Masaj – Masör Ece

Aydın Evde Masaj – Masör Ece

Aydın Evde Masaj baştan aşağı bir kızıllığa bürünmüştü evimiz. Kırmızı kadife kaplı koltuklar, kırmızı Rönesans stilinde yiyecek odası, renkli camdan kapıların üzerinde yine kırmızı desenli ipek tüller ve babamın çalışma odasında kırmızı kadifeden perdeler. Evin mukaddes bir köşesiydi babamın odası. Bu ürkütücü yer, kara armut ağacından mobilyalarla döşeliydi. Yazı masasının altındaki boşluğa süzülür, bu tozlu, kasvetli köşede büzülüp otururdum. Karanlık ve sıcak bir yerdi.

Halının kırmızısı gözlerimi okşardı. Çocukluğumun ilk dönemlerini işte böyle geçirdim. Tüm tehlikelerden uzak, köşeme gizlenmiş; her şeye merakla bakarak, her şeyi merakla elleyerek dünyayı öğreniyordum. Şaşmaz itimat duygumun nedeni, Louise’in varlığıydı. Sabahlan beni o giydirir, akşamlan o soyar, benimle aynı odada yatardı.

Aydın Evde Masaj

Aydın Evde Masaj Gizli saklı kapaklı bir yanı da yoktu; çünkü benim aklımca, Louise’in varolmasının tek nedeni kardeşimle bana bakmaktı. Durup dururken bağlarırmaz; hele hiç yoktan azarlamazdı beni. Ister Luxembourg Parkı’nda kumlarla oynayayım, ister bir Noel akşamı tüm giysileriyle birlikte cennetten inen bebeğim Blondine’e ninniler söyleyeyim: nerede olursak olalım Louise’in telaşsız, güvenli bakışlarıyla beni koruduğunu duyardım.

Gün kararmaya başlayınca, yanı başıma oturur; bana rengârenk resimler gösterir, bin bir çeşit masal anlatırdı. Onun varlığı ayağımın altındaki toprak kadar lüzumlu ve doğal geliyordu bana. Bana daha uzak ve daha kaprisli görünen annem, içimde köklü bir sevgiyi bütmeşhuryordu. Annemin dizlerine oturur, kollarının güzel kokulu yumuşaklığına gömülüp, taze diri tenini öpücüklere boğardım. Bazı geceler odama gelir; tek bir leylakla süslü yeşil tül elbisesi, veya ışıl ışıl yanan pullu siyah kadife tuvaletiyle bakmaya doyulmayacak bir fotoğraf kadar güzel, başucumda dururdu. Bana kızdığı zamanlar, kaşlarını çatar, gözleri öfkeden çakmak çakmak olurdu.

O güzel yüzüne hiç yaraşmayan bu bakıştan ürker, hep gülümsesin arzu ederdim. Babama erişince, onu pek azca görürdüm. Her sabah erkenden çıkar, elinde, dosya dedikleri, dokunulması yasak nesnelerle dolu bir çanta ile Adliyeye giderdi. Ne sakal bırakırdı başkaları benzer biçimde, ne de bıyık. Maviş gözlerinin içi gülerdi. Akşamlan gelirken anneme menekşeler getirirdi. Sarılıp öpüşürler, kahkahalarla gülerlerdi. Babam, ilgilendiği zaman benimle de eğlenirdi.