Aydın Mutlu Sonlu Masöz Aysel Hanım

Aydın Mutlu Sonlu Masöz

Doğal bir tarihçi olarak yüzyıllar Aydın Mutlu Sonlu Masöz süresince kitlesel yanılmaların ortak temaları olduğunu öğrenmişti. CND’ye verdiği desteği Violet’ın binyıllık bir mezhebe üye olmaya benzettiğini anlayınca kibarca sustu, son kilometreyi konuşmadan geride bıraktılar. Bir başka sefer Violet’ı, Oxford’daki bir öğretmen okulunun yararına Ladies College’da altıncı sınıflara vereceği bir konuşma için Cheltenham’a götürüp getirdi.

Kendisindeki ilerleme yavaştı. O yaz ilk defa limon ve zeytinyağı soslu salata yedi, kahvaltıda da yoğurt – yalnız bir James Bond romanından bildiği mükemmel bir madde. Acelesi olan babasının yemekleri ve öğrencilik günlerinin kek ve patates cipsi rejiminin, onu devamlı önüne konan bu garip sebzelere – patlıcanlar, yeşil ve kırmızıbiberler, yemeklik kabak ve sultani bezelye- hazırlaması olanaksızdı. O evi ilk ziyaretinde Violet’ın sofrada ilk yemek olarak bir kâse az pişmiş bezelye sunması onu şaşırtmış, hatta biraz canını sıkmıştı. Sarmısağın keyfina karşı olmasa da ününe karşı duyduğu tiksintiyi bastırması gerekmişti.

Aydın Mutlu Sonlu Masöz

Uzun francalaya kruvasan söylediğinde, Ruth dakikalarca kıkır kıkır gülmüş, sonunda odadan dışarı fırlamıştı. İlk zamanlarda, Knoydart Yarımadası’nda üç Munroe’ya tırmanmak üzere İskoçya’ya gitmesi haricinde yurtdışına hiç çıkmamış olması Pontingler’i etkilemişti. Hayatında ilk kez müsli, zeytin, taze karabiber, tereyağsız ekmek, ançüez, az pişmiş kuzu, çedar olmayan peynir, közlenmiş sebze, tombul sosis, balık çorbası, patatessiz yemekler ve hepsinden daha etkileyicisi, tarama denilen balıksı pembe bir ezme görüyordu. Bu yiyeceklerin pek çoğunun tadı biraz iticiydi ve tanımlanamayacak bir biçimde benzerlikleri vardı, fakat Edward görgüsüz görünmemeye kararlıydı. Bazen, çok hızlı yediğinde kusacak benzer biçimde oluyordu.

Rahatça alıştığı yeniliklerden bazıları; taze çekilmiş ve filtre edilmiş kahve, kahvaltıda portakal suyu, ördek bacağı, taze incirdi. Pontingler’in ne kadar alışılmadık bir durumda olduklarını asla bilemezdi, başarılı bir işadamıyla evlenmiş bir öğretim üyesi. Elizabeth David’in seyrek görüştüğü bir arkadaşı olan. Violet, bir yandan bir mutfak devriminin öncülüğünü yaparak evini yönetirken öbür yandan üniversite öğrencilerine bölünmez birimleri ve kategorik zorunlulukları öğretiyordu. Edward sıra dışı bolluğunun farkına varmadan benimsedi evindeki bu koşulları. Oxford’daki üniversite öğretim üyelerinin böyle yaşamış olduğunı varsaydı, gafil avlanıp etkilenmiş görünmek istemedi.