Aydın Masaj Salonu Masöz Asya
Aydın Masaj Salonu
Terence yine kendi olmuştu – ne yumuşak, ne sert, yalnızca öbür müşterilerin tersine, ne istediğini bilmiş olduğu izlenimini veren bir erkek. Bir transtan, başlayamamış bir tiyatro oyunundan çıkar gibiydi. Peki ‘özel müşteri’ saslınün anlamını bile keşfedemeden, böyle gitmeye kıymet miydi? “Tam olarak ne istiyorsun?” “Biliyorsun. Acı. Istırap. Ve büyük haz.” Acı ve ıstırap, hazla pek yakışmıyor,’ diye düşündü Maria, aslında umutsuzca tersini düşünmek, hayatındaki olumsuz deneyimlerden bir bölümünü pozitif hale getirmek istediği halde. Terence onu elinden tutup pencereye götürdü: Gölün öbür kıyısında bir katedralin çan kulesi seçiliyordu; Maria Saint-Jacques’ta Ralf Hart’la yürürken oradan geçtiğini hatırlıyordu. Aydın Masaj Salonu
Aydın Masaj Salonu
“Şu nehri, gölü, şu evleri, şu kiliseyi görüyor musun? Hastalığa kara veba dediler, Tanrı’nın günahları yüzünden insanlara verdiği bir cezaydı bu. Bunun üzerine, bir grup insan, insanlık adına kendilerini feda etmeye karar verdiler: maksimum korktukları şeye, fizyolojik acıya teslimoldular. Aydın Masaj Salonu Gece gündüz, kendilerini kırbaçlarla ya da zincirlerle döverek şu köprüleri, şu sokakları arşınlamaya koyuldular. Tanrı adına çile çekiyor, açılarıyla Tanrı’yı yüceltiyorlardı. Kısa zamanda, ekmek pişirdikleri, toprağı ekip biçtikleri, hayvan besledikleri zamana göre daha mutlu olduklarını keşfettiler. Acı artık ıstırap değil, günahların kefaretini ödemenin verdiği hazdı. Acı neşeye, yaşamın anlamına, hazza dönüştü.”
Maria’nın birkaç dakika önce gördüğü soğuk parıltı tekrar gözlerine yerleşti Terence’in. Terence masanın üzerine koyduğu parayı aldı, içinden yüz elli frangı çekip Maria’nın çantasına soktu. “Patronu merak etme. İşte onun komisyonu, ona tek kelime etmeyeceğime söz veriyorum. Gidebilirsin.” Aydın Masaj Salonu Maria bütün paraları geri aldı. “Hayır!” Şaraptan oldu bu, lokantadaki Arap’tan, hüzünle gülümseyen kadından, tekrar asla bu lanetli yere gelmeyeceği düşüncesinden, bir erkeğin çizgilerinde kendini gösteren aşkın korkusundan, annesine gönderdiği, mesleğinde giderek ilerlediğini anlattığı mektuplardan, çocukken ondan bir kalem isteyen oğlandan, kendine karşı verdiği harplardan, kabahatluluk duygusundan, meraktan, para hırsından, kendi sınırlarını arayışından, yanından geçip gittiği şanslar ve fırsatlardan. Başka bir Maria vardı şimdi: Armağanlamış olur vermiyor, kendini kurban ediyordu.